Tiroid Nodülü

Vücudun işleyişi açısından oldukça kritik bir role sahip olan tiroid hormonları, boynun alt bölgesi ile nefes borusunun ön kısmında konumlanmış olan tiroid bezi tarafından salgılanmaktadır. Birçok sağlık problemi, tiroid hormonlarının az veya çok salgılanmasının neticesinde meydana gelebilmektedir. Ayrıca, tiroid bezinde tiroid nodülü adı verilen yumrulaşma alanları da oluşabilmektedir. Tiroid nodülleri kadınlarda daha fazla (her üç kadından birinde) görülmektedir. Nodüller değişik sebeplerden dolayı oluşabilir; çoğunluğu iyi huylu basit büyümedir, kist olabilir, adenom denilen iyi huylu tümörler olabilir ve nadiren de kansere bağlı olabilir.

Tiroid nodülleri kötü huylu mudur?

Tiroid nodüllerinin %90 ı iyi huylu ve %10 u kanserdir. İyi bir ultrason incelemesi ve ince iğne biyopsisi ile nodülün natürü konusunda bilgi elde edilir. Kanser ve kanser şüphesi olanlar böylece büyük doğruluk oranı ile belirlenir. Nodülün boyutu ile kanser olma arasında bir ilişki yoktur; 1 cm in altındaki nodüllerde de kanser olabileceği gibi 10 cm lik bir nodülde kanser olmayabilir. Ultrason incelemesinde; nodül içinde mikrokalsifikasyon dediğimiz yapıların olması yanında nodül çevresinde sınır düzensizliği olması, kanser şüphesi açısından önemlidir. Ultrason da nodül içinde kistik yapı ne kadar büyükse, kanser olma olasılığı da o kadar düşüktür.

Guatr nedir? Birlikte Tiroid Nodülleri olur mu?

Guatr, en basit anlamda tiroid bezinin büyümesidir ve bu büyüme bazen gözle görülür hale gelebilir. Bazen guatrla birlikte tiroid nodülü veya nodülleri de görülebilir. Bu duruma Nodüler Guatr denilir ve hem iri hem de birden fazla yumrunun bulunması ise Multi-Nodüler Guatr (MNG) olarak adlandırılır. Bazen bir tarafta 10 dan fazla nodül olabilir. Daha fazla nodül olması kanser olma ihtimalini artırmaz, ancak nodüllerin bazılarında kanser de olabilir. Yine bu aşamada karar verdirici olan ultrason bulguları ve gerekirse iğne biyopsisidir.

Nodüllerin beraberinde getirdiği 3 risk; çok iri olan nodüllerin soluk borusunda baskı meydana getirme riski, kanser taşıma riski ve nodüllerin başına buyruk yani otonom çalışmasının sonucu gerektiğinden fazla hormon üreterek hipertiroidi ye sebep olma riskidir.

Bütün bu riskler dikkate alınarak, hastalar uygun şekilde tedavi edilmelidir ki çoğunlukla tedavi yöntemi de ameliyattır

Tiroid Nodüllerinde Nasıl Tanı Konulur?

Tiroid nodüllerinin yalnızca yüzde 10 unun kanser riski taşıdığı ortaya konulmuştur. Dolayısıyla nodüller, genel olarak zararsızdır ve hastaların birçoğu nodüllere bağlı bir sorundan şikayetçi değildirler. Yani nodüller çoğu zaman ultrason incelemesi sırasında tesadüfen tespit edilirler.

Tiroid nodülleri, bazen hastanın boynunda bir şişlik şeklinde belirebilmektedir. Hastanın bu durumu fark etmesinin ardından, fiziki muayene sırasında doktor tarafından da nodülün varlığı tespit edilir. Tiroid nodülü şüphesi veya tanısında en güvenilir ve önemli görüntüleme yöntemi iyi bir tiroid ultrasonografisidir. Nodüller için belirli istisnalar dışında BT veya MR a gerek yoktur.

Tiroid nodül biyopsisi

Tiroid ultrasonografisinde nodülü belirleyen sınırlarında düzensizlik olması, ve toplu iğne başı benzeri kalsiyum çökeltilerinin görülmesi (mikrokalsifikasyon) durumunda öncelik olarak belirlenen nodüle ince iğne aspirasyonu biyopsisinin uygulanması lazımdır. Bu biyopsinin neticesinde, kanser ya da kanser kuşkusu mevcutsa cerrahi müdahalede bulunulması gerekmektedir. Yüzde 1-3 arasında hata payı sebebiyle, biyopsisi iyi huylu çıkmış olan nodüllere herhangi bir müdahale gerekmez, ve yılda bir yapılan ultrason ile izlemek yeterli olacaktır.

Nodüller ne zaman ameliyat edilmeli?

Bazı iri nodüller, kitle etkisi sebebiyle soluk borusuna baskı yapabilmektedir. Bu nodüller bazen göğüs boşluğuna doğru ilerleyebilir, hatta kalp seviyesine kadar inebilirler. Bu hastaların mutlaka ameliyat edilmesi gerekir. Ancak bu tür ameliyatlar büyük damarlarla olan ilişkiler açından risk taşır ve çok özellik gösterir. Bu nodül ve guatrların büyük kısmı boyundan çıkarılır, ancak bazen göğüs kafesinin de kısmen açılması gerekebilir.

Bir hastanın sahip olduğu nodüller otonom yani aşırı çalışan bir konumdaysa, bu durum T4 ve TSH kan testleri ile ortaya çıkar. Bu duruma ek olarak, nodüllerin sıcak olup olmadığını tiroid sintigrafisi ile tespit etmek gerekmektedir. Bu nodüllerin aşırı çalışması sonucunda hastada hipertiroidi bulguları gözlemlenir. Hipertiroidi hastaları; çarpıntı, sinirlilik, yorgunluk, kilo kaybı ve aşırı terleme gibi sorunlar ile karşılaşabilmektedir. Bu hastalar bazen radyoaktif iyodla tedavi edilir, bazen de ameliyat yapılır.

Genel olarak, sıcak nodüller kanser riski taşımadıklarından dolayı iğne biyopsisinin yapılmasına gerek duyulmamaktadır. Eğer tek bir sıcak nodül bulunmakta ise radyoaktif iyod verilerek hasta tedavi edilebilmektedir. Lakin, sahip olunan sıcak nodül iki santimetre ya da iki santimetreden daha büyük ise hasta ameliyat edilmektedir. Bununla birlikte, çok sayıda sıcak nodül varsa da hastanın ameliyat edilmesi gerekmektedir. Nefes darlığı, yutkunmada zorluk, ses kısıklığı, tiroid bölgesinde aniden başlayıp hızla büyüyen şişlikler ile haftalar ya da aylar içerisinde büyümenin meydana gelmesi, nodülünün çevresinde bulunan dokulara yapışık bir konumda olması, boyunda lenfadenopati yani bezeler saptanması, nodülün sert bir kıvamda olması, iyot eksikliği bulunan bölgeler, ailede genç ya da ileri yaşta görülen tirodi kanseri öyküsü, kişinin kendisinin de daha önce geçirmiş olduğu tiroid kanseri öyküsü, kişinin boynunun radyasyona maruz kalması, yapılan görüntüleme tetkikleri (ultrason gibi) sonucunda modüllerin kötü huylu çıkması durumları kanser ihtimalini arttıran durumlar arasında yer almaktadır.